BİR DÜZENE SOKULMALARI ŞART OLDU. VATANDAŞIN HAKLI İSYANI

Beykoz ilçe sınırları dahilinde dizi ve film çekim ekiplerinin cirit atar hale gelmesi vatandaşlarda da tepkiye neden oluyor. Gelişi güzel parklar, yüksek sesle nonslar, bozuk ağızlar, kaba sözler…

04.02.2024- Hepimizin malumu hemen hemen her mahallemizde rastladığımız görüntü haline geldi dizi ve film setleri. Yüzlerce kişi ve ekipmanları düşünüldüğünde kontrol edilmesi gereken bir grup haline geliyorlar.

ne var ki işlerinde sorumluluk sahibi kişileri bir yana bırakırız, bunun harici bulundukları bölheyi rahatsız edici bir sürü etkenler saymakla bitmiyor…

İşte bu konuda Akbaba sakini bir vatandaşımızın HAKLI İSYANI…

SÖZ VATANDAŞTA…

Beykoz Belediyesi’nin umursamazlığı sayesinde Akbaba Mahallemizin neredeyse tamamı, peş peşe kalabalık gruplar halinde gelen dizi film ekiplerinin adeta çekim platosu haline getirildi. Yıllardır ardı arkası kesilmeksizin tatildi, bayramdı, gündüzdü, geceydi demeden mahallemizi işgal eden çekim ekiplerinin kapı önlerimize yığılmalarından, avaz avaza yüksek sesle konuşmalarından, bağıra bağıra anonslar yapmalarından, sokaklarımızı çekim araçları ile doldurmalarından bıktık usandık.

 Çekim ekiplerinin çevrede yaşayan insanların huzur ve sükununa saygıdan yoksun eylemlerine, davranışlarına itiraz etmeye kalkan vatandaşların vay haline. Kimi çekim ekibi mensubunun ağzından işitmek zorunda kaldığımız ve her defasında yanlarına kâr kalan hakaret, tehdit gibi, hatta zaman zaman fiziksel saldırı girişimine varan kabadayılıklar, katlanmak zorunda bırakıldığımız eziyetin bir diğer boyutu.

 Çekim ekipleri tarafından maruz bırakıldığımız eziyetin, gürültü terörünün durdurulması için

yıllardır İstanbul Valiliği’nden tutun da CİMER’e, Beykoz Kaymakamlığı’na, Beykoz Belediyesi’ne ilettiğimiz bireysel dilekçelerin haddi hesabı yok. Dahası, 100’ü aşkın kişinin imzası ile Mahallemizde dizi film çekimlerine izin verilmemesi için ilgili tüm mercilere toplu dilekçe ilettik. Bu da yetmedi, çekim izinlerini veren İstanbul Valiliği ve Beykoz Belediyesi’ne karşı İdare Mahkemesinde dava açtık.

 Gelgelelim yardım çağrılarımızın, girişimlerimizin her biri, boşa kürek sallamaktan öteye gitmedi. Zira İstanbul Valiliği, ‘’çekimlere izin verirken ilgililerinden çevreye rahatsızlık vermemeleri yönünde taahhüt aldığı, film çekimlerinde kanun ve kurallara uygun hareket etmek başvuru sahibi şirketin sorumluluğu olduğu, bu kuralların ihlali halinde ilgili kamu kurumu ve kuruluşları tarafından gerekli işlemlerin yapılabileceği’’ şeklinde savunma yaparak, sorumluluk topunu Belediye’ye, emniyet birimlerine atıyor. Beykoz Belediyesi ise, Belediye sınırları içinde yürütülen film çekimlerine İstanbul Valiliği’nden sonra kendisi de bal gibi izin tahsis ettiği halde, ‘’çekim izinlerini biz vermiyoruz, Valilik veriyor’’ şeklinde gerçeğe aykırı bir iddia ile sorumluluğu başından defediyor.

Beykoz Belediyesi’nin bu umursamazlığı neticesinde zabıtaya yaptığımız çağrılar da her defasında sonuçsuz kalıyor. Zabıta, çoğu zaman ya hiç gelme zahmetinde bulunmuyor. Ya da geldiği zamanlarda çekim ekiplerinin İstanbul Valiliği’nden çekim izinleri olduğu için müdahale edemeyeceklerini iddia ederek çekip gidiyor. Böylece meydan, Beykoz Belediyesi’nin ve zabıtasının bu kayıtsız tutumundan da güç alan çekim ekiplerinin orman kanunlarını andıran uygulamalarına terk ediliyor.

 Oysa 2872 sayılı Çevre Kanunu’na istinaden çıkartılan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetmeliği gereği gürültüye hassas konut alanlarında vatandaşların rahatsız edilmemesi gerekiyor.

Nitekim film şirketleri, çekim izni alırken çevreyi rahatsız etmeyeceklerine dair taahhütname imzalıyor.

Ama kimin umurunda!

Beykoz Belediyesi ve zabıtası, vatandaşlarının huzurunu ilçe sınırları içinde çekim yapan

filmcilerden alınan izin bedelleri uğruna hiçe saydığı sürece Gürültü Yönetmeliği ile birlikte film şirketlerinden alınan taahhütler de kâğıt üzerinde kalmaktan başka işe yaramıyor.

Neticede olan,

 çekim ekiplerinin eziyetine katlanmak zorunda bırakılan vatandaşa oluyor.